Biri küçük, iki kedi







Biri küçük, iki kedi





-Adam iş çıkışı
yorgun argın evine varmıştı. Hanımı kapıyı açtığında şaşkın baktı;


-Hayırdır bey, bu palto
nerden çıktı.


-Bu gün aldım.


-Hani çocuğa çanta
alacaktın, para anca yeter demiştin. Bak, defter kitaplarını poşetle götüren
bir o var koca sınıfta.


-Ben çocuğumun gönlünü
alırım merak etme.


Bir an durdu, biraz üzgün
baktı hanımının yüzüne;


-İş yerinde laf oldu,
soğukta bile ceketle gitmem, utandım. İnan istediğimden değil.


Hanımı yol verirken sordu;


-Kaça mal oldu kim bilir,
bu kadar pahalısını alman gerekir miydi ?


Adam gülümsedi;


-Şansım yaver gitti,
itfaiyeden ucuz bir kullanılmış palto arıyordum. Bunu satan adamla
karşılaştım, açıkçası cebimdeki paraya göre ucuz bir şeyler sordum, tuttu
bunu çok ucuza verdi.


-Aman bey, çalıntı filan
olmasın.


-Aklıma geldi, çekinerek
sordum. Bazı zenginler alıp, sıkılınca eski niyetine satıyormuş bu adamlara.


Şöyle bir baktı hanımına;


-Ne yapayım hanım, adamı
sorguya mı çekeyim. Ortalıkta zabıtası da var, polisi de.


-Ne bileyim çekindim işte.
Neyse güle güle giy.


İlkokula başlayan çocuğu
kapıya koştu;


-Baba, baba !


-Noldu oğlum, bu ne
heyecan?


Çocuk az ilerde, duvar
dibinde çömelmiş bir anne ve bir yavru kediyi gösterdi.


-Bak iki kedimiz oldu. Ama
annem eve almam diyor kedileri.


Kadın; “Oğlum, sokak kedisi
eve alışmaz kolayca. Hem evimiz tek odalı, gece gelip üstüne filan yatarsa
ne yaparız.”


Adam; “Annen doğru söylüyor
oğlum. Tek odalı evde olmaz, gece senin yanına gelir, ağzına tüy kaçar
filan”


-Ama baba bu gece soğuk
olacakmış, üşürler.


Adam kedilere baktı.


-Alışmışlar gibi buraya
gitmeye niyetleri yok galiba. Yemek filan mı verdiniz ?


Çocuk; “Ben peynir verdim.
Annemle de şarkısını söyledik kedilerin”


-Hımm, söyle bakalım, ben
de duyayım.


-Biri küçük iki kedi,
verdim peyniri yedi. Küçük olan bakıp bakıp, “Daha doymadım.” dedi.


-Aferin çok güzelmiş. Neyse
ben gidip onlara göre bir karton kutu bulayım, gece içinde ısınırlar.


-Tamam bey, ben de kutuya
koyacak kumaş parçaları bulayım.


Çocuk; “Yaşasın !”


-Ama beni beklemeyip
annenle uyuyacaksın, çok geç oldu tamam mı ?


-Tamam babacığım.



*** ***


Adam, karanlık sokaklara doğru süzüldü.
Gecenin soğuk geçeceğini o da duymuştu. yeni paltosunun sıcaklığına
bayılmıştı, “Biz sıcacık evimizde otururken, kapımıza gelen iki kedinin
üşümesi hiç güzel olmaz, içimizi yaralar.” Çocuklarının küçüklüğü hastalıkla
geçtiği için üzerine titriyorlardı. Özellikle kendisi hayvanları çok sevdiği
halde, eve kedi, kuş almayı düşünmek bile istemiyordu. Dışarda kedi-köpeği
sevdikten sonra ise kendisi gibi, çocuğunun da elini iyice yıkattırıyordu.



Büfelerin, marketlerin, akşamları dışarı
attığı temiz kutulardan bulacağını umuyordu. Fakat sokağın ıssızlığı,
sessizliği içine bir ürperti salmaya başlamıştı. Gecenin karanlığında bir
süre kendi ayak sesinden başka ses duyamadı. Karanlık, loş kısımlardan uzak
durmaya çalışıyordu ama sönük gece lambaları yüzünden bazen karanlıkta
yürümekten kurtulamıyordu.


Bir markete yönelmişti, yolunun üzerinde
geçmesi gereken uzun bir karanlık ve duvarların loşluğunda bir kaldırım
vardı. İşin kötüsü karanlığın içinden kendisine doğru yaklaşmakta olan
adamları görmüştü. Bu sessiz gecede tanımadığı insanlarla, üstelik karanlık,
loş kaldırımlarda karşılaşmayı hiç istemezdi. Adımlarını yavaşlattı. Sonunda
kendisi karanlığa girmeden adamlar ışığa çıkmıştı. Selam verdi;


-Selamün aleyküm !


Adamlar yüzüne garip garip bakarak, cevap
vermeden yavaşça yanından geçtiler.


Canı sıkkın karanlığa daldı. “Yuh be, ne
biçim adasınız. İnsan Allah’ın selamnını almaz mı!” Birkaç adım atmıştı ki,
arkasında uzaklaşmakta olan ayak seslerinin iyice uzaklaşmasını beklerken,
birden kendisine yaklaştığını farketmişti. Bakmamaya çalıştı ama sesler çok
yaklaşınca endişeyle döndü. Aynı anda öndeki iri yarı adam paltosunun
yakasından yapıştı, ince zayıf olan adam da bir bıçak çekip boğazına
dayamıştı bile.


-Çıkar lan paraları.


-Param yok.


-Uzatma da sökül paraları.


-İnanın param yok.


Biraz uzakta duran adam pis pis sırıttı;


-Yalan söylüyor. Parası olmasa bu pahalı
paltoyu giyebilir miydi !


adamın konuşmasına imkan vermediler. İri
yarı adam öfkeyle;


-Bu bizi oyalacak, birileri
gelir şimdi.


Onun lafı bitmeden, ince zayıf adamın kolu
bir ileri bir geri hareket etti. Adam yeni paltosunun göğsünden sızan kana
inanmaz gözlerle bakarak yerdeki boş karton kutunun yanına doğru yere
yığıldı.


Üç adam birden bütün ceplerini kurcalamaya
başladı. Kısa sürede parası olmadığını anlayıp, uzaklaştılar.


Yerde kalan adamın gözleri kapanmaya
başlamıştı, uzakta bacası tütmeyen bir eve bakar gibiydi. Gözlerinde
gülümseyen bir çocuk yüzü canlanınca dudaklarında bir acı tebessüm donup
kaldı.



Biri küçük, iki
kedi

































Biri küçük, iki kedi üşüyordu


Biri küçük, iki kedi donuyordu


Birkaç sokak ötede, kan içinde


Siyah paltolu adam ölüyordu



Bir gece kondu, bir kadın-bir çocuk


Yeni yeni acıları bekliyordu.


Gece karanlıktı, ayazdı gece


Mehtap şahit oldu,susup sessizce



Karanlıktı soğuktu, ve bir yağmur


Issız sokakta bir ceset sadece


Dudağında yarım acı gülüşle


Tütmeyen bir bacaya bakıyordu



Biri küçük, iki kedi üşüyordu


Biri küçük, iki kedi donuyordu


Birkaç sokak ötede, kan içinde


Siyah paltolu adam ölüyordu






Ahmet Ünal ÇAM


25-12-2007 01:10





Öyküler

Yorumlar