Ülkemizde son 10 yıldır
CUMHURİYET’e karşı sinsi ve planlı bir yıpratma kampanyasının yürütüldüğü aşikardır.
Bugün gelinen nokta ise içler acısı olup, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ile
ilgili açıklamalar halkı tehdit eder cinsinden. Tarihimize kısaca bir göz
attıktan sonra tekrar bu konuya döneceğim!
Tarihler boyu destanlar
yazan ve dünya’ya hakim olan Türkler, hasta adam denilen Osmanlının küllerinden
tarih de benzerine rastlanmayan zaferle yeniden doğmuştur. On altı
imparatorluk, yüzü aşkın devlet kuran Türkler, devlet yapısı içinde pek çok
etnik unsur barındırmasına rağmen birlikte yaşamayı başarmıştır.
Sadrazam Reşit Paşa 16
Ağustos 1838 de İngilizlerle İngiliz Ticaret antlaşmasını imzaladıktan sonra
Osmanlı iç pazarı tamamen yabancılara açıldı. Milli ekonomi kalktı, gümrük
vergileri düştü, ülke ucuz ithal eden mallar cenneti oldu. Savaş ve yeni yaşam
tarzı nedeniyle Osmanlı hep borçlandı ve ihtiyacı olan parayı Avrupa para
piyasalarında buldu. Avrupalı kendi ülkelerindeki düşük faiz nedeniyle
Osmanlı’nın verdiği yüksek faiz oranlarına yöneldi. Osmanlı faiz borçlarını
ödeyemeyeceğini açıklayınca Avrupa ile büyük sorunlar yaşamaya başladı.
Birinci Dünya savaşında
yenilen Osmanlı, savaş sonunda 325.000 şehit, 400.000 yaralı, 250.000 esir ve
kayıp vermiştir. Osmanlı artık hasta adamdır onlar için! Bölüşülmesi
gerekmektedir. Osmanlı tek kurtuluşun teslim olmakta olduğunu düşünmektedir. Ve,
itilaf devletleri arasında imzalanan 25 maddelik Mondros Ateşkes antlaşması Osmanlı
devletinin de yıkılışı olmuştur. Çünkü antlaşmanın 7.maddesi itilaf
devletlerine işgal hakkı tanıyordu. İtilaf devletleri de mütareke gereği
orduların bütün silahları toplatılmış, tersanelerine girilmiş, vatanın her bir
yerinde işgaller başlamıştır. Direnenler en ağır şekilde cezalandırılmakta ve
hain ilan edilmektedir.
Kısaca Osmanlı iflas etmiş
ve işgal edilmiştir!
Osmanlı hükümeti ülkeyi
teslim ederken, bir grup vatansever de boş durmuyor. Silah yok, para yok, ekmek
yok, aş yok! Bir de üstelik idam fermanı çıkarılmış, apoletleri sökülmüş ülkesi
için her şeyi göze almış bir subay, bu şartlar altında Kurtuluş mücadelesini
başlatmak için istiklal ve bağımsızlığını korumak üzere Mustafa Kemal ve
arkadaşları harekete geçiyor.
Türk milleti kahramanlarına
öyle bir inanıyor ki, tüm yoksulluklara ve yoksunluklara rağmen inançla ve
bağımsızlık ruhuyla işgale uğramış Anadolu topraklarında vatanın her bir
yerinde direnişe geçmiştir.
Kurtuluş savaşı Türk
ulusunun ölüm kalım mücadelesidir.
İngilizler boğazları kontrol
altına alarak Çanakkale, Musul, Batun, Antep, Konya, -Maraş,Samsun, Bilecik,
Merzifon,Urla ve Kars’ı,
Fransızlar Trakya’da ki
demir yolunun önemli istasyonlarını, Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon istasyonlarını,
İtalyanlar Antalya, Kuşadası,
Bodrum, Fethiye ve Marmaris’i,
Ermeniler Doğu Anadolu’yu
işgale başlamış.
Yunanlılar Ege bölgesini ele
geçirmek üzere İzmir’i işgal etmek için İzmir topraklarına girdiklerinde
gazeteci genç subay Hasan Tahsin’in ilk
kurşunu Kurtuluş savaşının başlangıcı olmuş ve Kuvayı Milliye ruhu doğmuştur.
AMASYA TAMİMİ (22 Haziran
1919),
ERZURUM KONGRESİ (23
Temmuz-7 Ağustos 1919),
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22
Ekim1919)
HEYET-İ TEMSİLİYE’NİN
ANKARA’ YA GELİŞİ (27 ARALIK 1919) Mustafa Kemal burasını Anadolu’daki direniş hareketinin
merkezi olarak seçmişti.
Osmanlı Meclis-i Mebusan son
kez toplandı.(12 Ocak 1920)
Misak-i Milli olarak
adlandırılan Ahd-ı Milliye (Ulusal And) 28 Ocak 1920 de kabul edilerek Mustafa
Kemal Paşa’nın düşünceleri Osmanlı meclisi tarafından kabul edilerek yasalaşmış
ve Türk Ulusunun bağımsız yaşayacağı vatanın sınırları çizilmiştir. Ulus adına
karar veren ve kendini yönetecek olan ilk meclis TBMM 23 Nisan 1920’de
açılmıştır. 2 Mayıs 1920’de ilk TBMM hükümeti kurulmuş ve ilk anayasa
Teşkilat’ı Esasiye oluşturulmuştur.
Anayasaya göre; Egemenlik
ulusa aittir. Kuvvetler birliği ilkesi benimsenmiş olup, Meclis başkanı
hükümetinde başkanıdır.
Zaman zaman tarihimiz ile
ilgili bilgileri paylaşmak sanırım Türk ulusunun nasıl bir mücadeleyle ve ne
bedeller ödeyerek bugünlere gelindiğini hatırlamak olacaktır!
Bir takım güçler, değerlerimizin
ve gerekli manevi birlikteliğimizin yanı sıra ülkemizin parçalanması ve yok
edilmesi için gayret etmektedir. O gün yenemeyen işgalciler bu gün bizlerden
hesap sormak için fırsat beklemektedir.
Bu ülke kolay kurulmadı!
Büyük bedeller ödenerek Osmanlı
küllerinden bir ülke yaratan Mustafa Kemal ATATÜRK’e, kahramanlarımıza, işgaller
sırasında zulüm ve baskılar gören Türk ulusuna, yüz binlerce şehidimize bugünlerimizi
borçlu olduğumuzu unutmamalıyız!
Cumhuriyetle hesaplaşma
ancak, çarpık zihniyet ve hayal peresliktir.
Vatanı bölmek isteyenlere hizmet
etmektir!
Bağımsızlığını yitirmiş
hiçbir ülke halkı özgür olamaz!
Tarih de eşi ve benzeri
görülmemiş bağımsızlık savaşını kazanmış kahraman Türk Ulusunun torunları
olarak bizlere düşen görev Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmaktır.
Çünkü; Türk Milleti var
olduğu günden bu yana bağımsız yaşamış vatanını ve milletini hep sevmiştir.
Ayrıca; Bağımsızlık bayramı olan Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen Türk halkından neden endişe ediliyor! Demokratikleşme deniyorsa önlemler alınsın ve halk demokratik hakkı olan kutlamaları gerçekleştirsin. Bu şekilde olursa birtakım provakatorlerede fırsat verilmemiş olur.
SON SÖZÜmTürk Ulusunun 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramının 89 yılı kutlu olsun.
Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak
olmaktan kurtulamaz.M.Kemal ATATÜRK
Kaynaklar:Türk Tarih blog. Tarih
org.Türk İnkılap Tarihi (Prof.Dr.Hamza EROĞLU)
Nermin AYDINLI
29.10.2012
Yorumlar
Yorum Gönder