AKİLLER HEYETİ



Devlet erkanı bu işin içinden çıkamayınca ‘Akil Adamlar’ adını verdikleri akiller grubu oluşturuldu. Ve şimdi ülkemizde akil olanlar, akil olmayanlar diye ikiye ayrıldı. Hukukçuları olmayan bu komisyonda; Sanatçısından gazetecisine, eski solcusundan, liboşundan, sağcısına,  Atatürk’e alerjisi olanından yetmez ama evetçisine, ülkemizi bölmek isteyen teröristinden yandaşına, bayrağımızdan rahatsız olanından, bir adet profesörüne kadar kimler yok ki! Ülkenin hakkında karar verecek 63 kişi! Demek ki, seçip gönderdiklerimizin aklı yetmemiş olacak ki akıllılardan oluşan bu heyeti kurmayı düşünmüşler!

Eh ne diyelim hayırlı olsun!

Bu komisyona umut bağlayanlar ülke yararına olumlu kararlar çıkmasını beklemesin. Çünkü bu grubunun birçoğu tarafı belli olan, bir kısmı da işin içinde olmak için olanlar. Bu zatı muhteremler ülkemizin dört bir yanına gidip çözüm sürecini, yeni anayasayı başkanlık sistemini allayıp, pullayıp anlatacaklar. Karşı çıkanları belki de ülke menfaatini düşünmeyenler, barış sürecine engel olanlar diye ilan edecekler. Kısaca verilen görev doğrultusunda yapmak zorunda olduklarını yapmaya çalışacaklar!

Yıllarca bu ülke, terör belasından kurtulmayı ve barışın gelmesini elbette istedi. Kimsenin bunlara itirazı yok. Ama, tekrar tekrar dile getirdiğim gibi Ülkemizin kaderi vatanımız üzerinde hain emelleri olanların, işbirlikçilerinin iki dudağı arasında olamaz!

Hala anlamış değilim! Koskoca bir devlet nasıl olurda İmralı’da yatan katil ile işbirliği yapar. Nasıl olurda suç sayılması gerekirken Öcalan’a methiyeler düzülür ve mektuplar havalarda uçuşur. ‘Ölenler öldü, bundan sonrasına bakalım’ mantığıyla hareket etmek şehitlerimize vefasızlık, ailelerine de haksızlık değil mi?

Allah aşkına birileri bunun mantığını bir söylesin!

Ayrıca iyi terörist, cici terörist, dağda geri hizmette olan terörist, adam öldürmemiş terörist vs. sözlerle teröristlerde aklandı ya başka söyleyecek bir söz kalmadı!

Teröristlerin silahlı mı, silahsız mı ülkeyi terk edeceği konusunda sanırım bir fikir birliği oluşmadı! Akil olmasak da acizane bir önerim size; nasıl olsa Habur’da bunlar davullu zurnalı karşılandı, yine törenle ve VİP hizmetiyle gönderilsin ne dersiniz?

Güzel ülkem ne hale geldi! Vatandaş unutuldu. Atatürk İlke ve Devrimleri yasada olmasa da uygulamada bir bir yok edilmeye çalışılıyor. Kurum ve kuruluşlardan birer birer TC’ler kaldırılıyor. Kadına şiddet artıyor. Sokaklarda öldürülen kadınlar film gibi ekranlarda gösteriliyor. Vatandaşın ilgisinin başka yöne çekilmek istenircesine diziler birbirleriyle yarışıyor. Zengin, fakir arasında uçurumlar oluştukça oluşuyor. Vekiller bir bir üstüne kendilerine kıyak geçerken emekli- çalışan kendi kaderine terk edildi ki hali bile sorulmuyor…

Halkımız kendi kaderiyle baş başa kalmışken neyse ki,  Akiller Heyeti ülkemizin bu sorunlarına da bir çözüm bulur ne dersiniz?

SON SÖZÜM: Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ufku o kadar genişmiş ki o gün yaşadıklarını, ileride de yaşanabileceğini düşünerek ülkemizi emanet ettiği gençlere yol gösterici sözleri olan Gençliğe Hitabesini bir kez daha hatırlayalım ne dersiniz?

Ey Türk Gençliği!
“Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927



8.4.2013
Nermin AYDINLI


Yorumlar